Big Red Mouse Pointer

27 Haziran 2014 Cuma

Aynı Yıldızın Altında | Film Yorumu




16 yaşındaki Hazel üç yıldır tiroid kanseriyle boğuşmaktadır ve kanser akciğerlerine de sıçradığı için yanında bir oksijen tüpüyle gezmektedir. Kanserli hastalar için oluşturulan destek grubunun bir terapi seansı esnasında Augustus isimli bir gençle tanışır. Augustus da beyin tümörüyle savaşmış ve bu yolda bir bacağını kaybetmiştir. İkili birlikte zaman geçirdikçe birbirlerine aşık olurlar. Akciğer tedavisi için hastaneye yatırılan Hazel'ın yanından bir an dahi ayrılmayan Augustus, sevgilisinin çok istediği bir hayali gerçekleştirmek için onunla birlikte yola çıkar. Planlarına göre Amsterdam'a gidecek ve Hazel'ın en sevdiği yazar olan Peter Van Houten'i bulmaya çalışacaklardır...
Josh Boone’un yönetmenliğini üstlendiği film, John Green’in romanından Scott Neustadter ve Michael H. Weber tarafından uyarlandı. Filmin başrollerindeyse Shailene Woodley, Ansel Elgort ve Willem Dafoe yer alıyor.









Tanıtım yapıldığına göre yoruma geçebilirim. İlk kez bir filmi yorumluyorum en azından blogda. Ama sürekli filmi kitapla karşılaştırdığımı fark ettim ve iyi bir yorum olduğunu düşünmüyorum. Neyse. Ve yine ilk kez fazla bekletmeden yayın oluşturdum. 4-5 saat geç yazmışım sadece :P Üşengeçliği bırakma vakti geldi demiştim bu sefer cidden geldi. Gittiğim alışveriş merkezinde hemen ilk seansa girdim ki zor yetiştim. Üşengeçliğim sadece bloga özel değil. 8'de uyanmama rağmen 11'deki seansa geç kalmış bir insanım -.-

Filme gelirsek genel olarak güzeldi. AMA...

AMA 1) Çeviriyi kim yaptıysa artık "Vallahi" , "Güzele bakmak sevaptır." , "Allah aşkına" gibi alt yazılar vardı. Zaten güzele bakmak sevaptır yazısı çıkar çıkmaz salon gülmeye başladı :D Adam "Thank you" dediğinde alt yazıda "Eyvallah" yazıyordu o.O Hazel "OMG Augustus" dediğinde alt yazıda "Aman Tanrım" yazmıyordu -,- Belki de normal ama ben ilk defa rastladım böylesine.

AMA 2) Kitabın sonunda ağlamıştım. Yine aynı sahneleri filmde de görmekten midir nedir bu sefer ağlamadım sadece gözlerim doldu. Yan koltuklarda sular seller gibi akıtanlar, peçeteleriyle hazır gelenler vardı. Sorun bende mi anlamadım ki. Kendimi duygusuz, hissiz biri olarak düşünmeye başladım ama değilim ya. Umarım.

AMA 3) Ben Peter Van Houten'ı daha göbekli bi herif olarak hayal etmiştim. Kitapta nasıl anlatıldığını hatırlamıyorum. Neyse. İdare ederdi. Dinlettiği rap şarkı da hoştu :3

AMA 4) Bu maddede SPOILER var. Uyarmadı demeyin. Öhömm kitabı okuyanlar bilirler Gus yeniden kansere yakalanıyor ve durumu gittikçe kötüleşiyor. Kitapta zayıfladığından falan bahsediyor ama filmde Gus bana ilk günkü gibi gözüktü. Ön cenazesinde tekerlekli sandalye falan kullanmaya başlasa da turp gibiydi. Makyajla neler yapıldığını görüyoruz. Gus hiç ölecek biri gibi durmuyordu kitapta olana kıyasla. 

AMA 5) Kitapta Görkemli Izdırap diye adı geçen kitap alt yazı da Muazzam Çile olarak karşıma çıktı. Küçük bişi olabilir ama ne bileyim takıldım işte.


AMA 6) Bu kötü bir ama değil. Çoğu replik kitaptakiyle aynıydı ki bu çok hoşuma gitti. 
Ama 

"H: Beni tanımıyorsun bile. Bunu (kitabı) bitirdiğimde seni arasam olmaz mı?
A: Ama cep telefonu numaram sende yok.
H: Kitabın içinde yazdığından şüpheleniyorum.
A: Bir de birbirimizi tanımıyoruz diyorsun."

repliğini de görmeyi çok isterdim :)

AMA 7) Hazel'ın arkadaşı Kaitlyn ve Augustus'ın eski sevgilisi Caroline Mathers hakkında hiçbir şey yoktu filmde. Umurumda mı? Değil. Olmasa da olmuş. Sorun yok.


Beğendiklerim de vardı tabi.

BEĞENİ 1) Hazel'ın odasına ba-yıl-dım! Yatağı, duvarları, kitaplığı, yatağın başındaki ışıklar falan çok hoştu. Tabi nah bana böyle oda -.-


BEĞENİ 2) Isaac'in yumurta atma sahnesi en sevdiklerimdendi. Gus'ın "Biz beş bacaklı, dört gözlü, iki buçuk akciğerli bir ekibiz." (sanırım böyle bi replikti) demesi çok tatlıydı^^

BEĞENİ 3) Uçak sahnesi çok çok çok eğlenceliydi. Gus fazla saf ve tatlıydı. Yerim onu ya :3

BEĞENİ 4) Filmi sonuna kadar izledim. Hani şu isimlerin yazdığı kısım dahil ki orayı izleyin bence. Yıldızlar gerçek gibiydi. Keşke odamın tavanını öyle yaptırabilsem.

BEĞENİ 5) Mesajlaşmaları çok şekerdi. Yanda kutucuk olarak göstermişler, hoş olmuş. "Stop flirting with me" yazısı "Bana kur yapma" diye çevrilir mi ya? Neyse çeviriye taktım zaten -,-




"Sonsuz vakitleri yok. Sadece birbirleri var."

Dinlemelisiniz:





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder