Basım hatası var kitabımda ya :( Gerçi kitabın sonunu falan okudum, neler olacağını biliyorum ama yine de o aradaki sayfaları okumam lazım. Kitabı başından başlayarak okumam. Önce sonunu okurum. Biraz malım ben.
Aldığım kitapçıya geri götürdük. Yayınevinden yeni kitap isteyecekler. Sonuçta ne benim ne de kitapçının bir suçu yok. Yayınevinden kaynaklanan bir şey o düzeltsin. Yenisini istiyorum arkadaş..
Abby Abernathy; geçmişini unutmak için kalkıp uzak bir şehre okumaya gelen, temkinli, kendi hâlinde bir kız. Travis Maddox; hayatını dövüşerek kazanan ve aşka inanmadığı için tek gecelik ilişkilerle avunan bir erkek. Aşk ve bela birbirine hiç bu kadar yakışmadı...
Travis annesinden hayatla ilgili iki şey öğrendi: Aşkı bul. Ve onun için ölümüne mücadele et. Bu hikâyeyi biliyorum demeden önce bir kez daha düşünün. Her aşk hikâyesinde iki taraf vardır: Esas oğlan ve esas kız. Tatlı Bela'da esas kızı dinledik; peki ya, esas oğlan?
Bir erkeğin aşkı için verdiği mücadeleyi kendi ağzından tüm içtenliğiyle dinlemeye hazır olun...
YORUM
Konu aynı olup Travis'in ağzından anlatıldığı için Tatlı Bela yorumumu okusanız da yeterli olur. Bu yorumda Shepley ve Travis'in ev halinden bahsedeyim azıcık. Ha bir de prolog ve epilog kısımlarından.
Meğersem kayınvalidecim ölmeden önce, kocam henüz üç yaşındayken ona nasihatte bulunmuş. Arka kapakta yazdığı üzere "Aşkı -beni- bulmasını ve bunun -benim- için mücadele etmesini" istemiş. Kıyamam ya :)) Tabi Travis önüne gelen her kızla yatarak bir şekilde aşkı bulacağını sanan bir morona dönüşmüş orası ayrı :P
Shepley hep favori karakterimdi zaten. Eğlenceli adam ya :D Travis de eğlenceli o şüphe götürmez bir gerçek. Ama Shepley, America onu her bıraktığında oturup ağlamıyor Travis gibi :/ Ah Travis ah, ah benim hanım evladı yariimmm..
Travis'in bayıldığım özellikleri:
1) Kasları (Kas yığını mübarek)
2) Dövmeleri (Vücudun tamamını kaplamadıkça her dövme güzel geliyor bana.)
3) Romantik olması. (Hele ki o gül olayı ^_^)
4) Yeni başlangıçlara açık oluşu ve buna inanması.
5) Kodu mu oturtması :D (Kaş göz yaran bebeğim benim muaah sana)
6) Travis olması :D
Travis'in nefret ettiğim özellikleri:
1) Hanım evladısın sen ya. Abby'ye sinir olduğun zaman makineden bulaşıkları çıkarıp elinde yıkadın o.O La bunu sevgilisinden ayrıldığında tüm evi bal dök yala haline getiren kadınlar yapardı sana n'oluyo adamım?! -pardon kadınım dicektim-
2) Saçın kısa olmamalıydı. Şahsen ben lepiska gibi saçları olanlardan hoşlanırım :P Logan Lerman'ın Şimşek Hırsızı filmindeki saçları şahaneydi. Saç dediğin böyle olur ;)
3) O sigara ne o sigara? Kaslı bir göğsün altında can çekişen akciğerler mi var yani? Cık cık cık, yakıştı mı sana? Sigara içince erkek olunmaz. Kitabı okuyan gençlere kötü örnek oluyon bak :/
Birazcıkta giflerle anlatayım:Banyodan belinde sarılı havlusuyla çıkan SözdeBadBoy'um ^_^
(2. gifteki farklı biri galiba ya? Colton'a benzetemedim de.)
İyi çocuk & Kötü kız
Travis... bırak şu Güvercin'i .Benden daha tatlı bir güvercin olur bi kere tamam mı? -,-
Ve yine çeviriye gıcık oldum gibi bir şey. Çevirmen aynı olduğu halde Tatlı Bela'da "Sosyalleşiyorum! Sadece sosyalleşiyorum!" olan kısım, Ayaklı Bela'da "Bağlantı kuruyorum! Sadece bağlantı kuruyordum!" olarak çevrilmiş :(((
Yazara da atar yapmadan olmaz şimdi. Masallara uygun bir son yazmış. "Sonsuza dek mutlu yaşadılar" misali. Sadece filmlerde olur böylesi.
SPOİLER BAŞLIYOR. SADECE EPİLOG BÖLÜMÜYLE ALAKALI.
Travis resmen EVLİ, MUTLU, ÇOCUKLU olmuş. On bir yıl içinde ikizleri olmuş: James (Süper poker oynuyor.) ve Jessica (Dövüşçü, kavgacı bir kız).
Yazarın yerinde olsaydım Parker yerine Abby'nin eski sevgilisi Jasse'yle kıskandırırdım. Vegas'ta o kadar kısa kaldılar ki. Eski sevgilin sonuçta o senin. Her neyse.
Thomas FBI da çalışıyormuş meğersem. Reklamcıyım diye kandırmış ailesini. Travis de bunun yanında işe girivermiş gari. Benny'yi öldürüyorlar, o dert de ortadan kalkıyor. Mick ha yakalandı ha yakalanacak durumda. Abby'nin nasıl ulaştığını anlamadığım birkaç belgeyi de Travis'e evlilik yıldönümü hediyesi olarak vermesiyle bu iş hızlanıyor.
Travis de üç çocuğunun burç taşlarını hediye ediyor karısına. Üçüncü çocuk daha karnında :P
Dert yok tasa yok. Her şey mükemmel, herkes mutlu. Böyle bir son cidden sadece filmlerde var.
SPOİLER BİTTİ.
Kitap bitince aklımda o kadar çok soru kaldı ki..
1) America ve Shepley'nin çocukları oldu mu?
2) Travis'in kardeşlerine n'oldu? Evlendiler mi mesela?
3) Peki ya Toto? Kesin gebermiştir o köpek :(
4) Kız mı erkek mi anlayamadığım şu Finch?
5) Kitapta hiç mi hiç gözükmeyen Abby'nin annesi?
6) Parker ?
7) Diğer.
Kitabı ben yazsaydım sonu nasıl olurdu?
Travis'le Abby motorsikletle bir yere giderken Travis kaza yapardı. Abby geberir, Travis de bana kalırdı. Oh mis :D NOKTA. Bir kere de kötü sonla bitsin n'olcak?
Unutmadan klibi kötü çocuk ve iyi kız temalı bir şarkıyı paylaşayım :)) Kabul edin adamın saçlar müt-hiş !
.
Allah'ım kafayı yedim bunu da okurken. Aslında 4 puan verecektim, Travis'in ağzından daha iyi anlaşılıyor her şey. O sondaki masal olmasaydı 4'tü ama ne yazık ki vardı ve yine 3'e düştü. :(
ALINTILAR
"Aile ağacımızda belirdiğin gün o ağacı kesmek istemiştim."
(Travis, s. 41)
"Yani birkaç günlüğüne burada kalacaklar."
Oturduğum yerde doğruldum. "Kalacaklar mı? Abby'nin burada kalacağından mı bahsediyorsun? Dairemizde?"
"Kanka mala bağlamayı bırak."
(Shepley ve Travis, s. 62)
Kılıbık.
Pis sapık.
(Travis'in Shepley için söyledikleri :P, s. 88)
"Bir köpek yavrusuna ne dersin?"
Shepley şöyle bir güldü. "Benim doğum günümden bahsetmiyoruz, kanka."
(Shepley ve Travis, s. 106)
"İnternette Cairn Terrier cinsi bir yavru buldum. Çok güzel."
"Ne buldum dedin?"
"Güvercin Kansas'tan. Oz Büyücüsü'nde Dorothy'nin köpeği de aynı cinstendi."
Shepley'nin yüzü ifadesizdi. "Oz Büyücüsü."
"Ne? Küçükken korkuluğu severdim. Kapa çeneni."
(Shepley ve Travis, s. 106)
Cami güldü. "Nazik ol."
"Haklısın. Shep iyi bir adam."
"Kendine de nazik davran." dedi, tezgâha bir bez atıp daireler çizerek üzerini sildi. "Birine âşık olmak günah değil Travis, Tanrım."
Etrafa bakındım. "Kafam karıştı. Az önce benim Tanrın olduğumu mu iddia ettin?"
(Cami ve Travis, s. 135)
Şimdi de Parker her zaman yaptığı gibi parıldayan zırhı ve beyaz atıyla sislerin arasından çıkagelmişti. Farenin dölü.
(Travis, s.146)
"Evet?"
"Selam, işe yaramaz herif!" dedi Trenton, kulağımın dibinde bağırıyor gibiydi.
"Saat kaç?" diye sordum televizyona bakıp. Cumartesi sabahı çizgi filmleri vardı.
"Onu bir şeyler geçiyor işte."
(Trenton ve Travis, s.157)
Abby'nin elbisesinin eteği epey kısaydı. Yukarı kayacak olursa, Parker'ın gözleri yuvalarında kalsa iyi ederdi.
(Travis, s.172)
"Bütün o kötü şeyleri de geri istiyorum... sadece iyileri yeniden yaşayabilmek için."
(Travis, s.382)
"Şimdi ne yapalım?"
"Çocukları öp, sonra da on bir yıldır kapak-olsun-başardık-işte kutlamamızı yaparız."
(Abby ve Travis, s.456)
Her ne kadar birbirimize cehennemi yaşatmış olsak da sonunda cennet'i bulmayı başarmıştık.
Abby Abernathy karanlık geçmişiyle arasına mesafe koymuş olan, alkol kullanmayan, küfür bile etmeyen kendi halinde bir kız, fakat hayatını dövüşerek kazanan ve vücudu dövmelerle kaplı yakışıklı Travis Maddox onun hayatını değiştireceğe benziyor. İyi kız ve kötü çocuk... Bu birliktelik bir aşkın mı habercisi yoksa bir felaketin mi?
Tatlı Bela sadece bir "bestseller" değil, uluslararası bir fenomen. Yayımlandığı günden beri tüm dünyada büyük yankı uyandıran bu kitabı okumayan kalmayacak.
YORUM
Nereden başlasam bilemiyorum. Abartmıyorum, tüm blogların bu kitap hakkındaki yorumunu okudum. Travis aşağı Travis yukarı. Badboy bir de. Bu kelime yeter zaten bir kitabı almam için. Ama kitapta bahsedilen şahıs badboy mu orasını bilemem.
Beklentim o kadar fazlaydı ki. Kitapta ne yazarsa yazsın -dövüşmesi, her kızla yatması vs- beklentilerimi karşılamayacağını anladım. Her sayfada daha da sulugöz bi'şey oldu çıktı güzelim çocuk. Abby bu çocuğa hiç iyi gelmedi. Hiç tanışmasalardı daha iyi dedirtecek türden şeylerle dolu bir kitaptı.
Bu fan çizimindeki Travis bana Steven Strait'i hatırlattı.
,
(Aslında benim Patch'imdi bu. Ama düşününce Travis'te olurmuş bundan. Sakalsız olduğu fotoları da var. Tatlı adam ya.)
İyi kız ve kötü çocuk mu? Yok öyle bir şey... Resmen adam kandırmışlar ya :( Kötü çocuk, ilk başta kötüydü sonradan evrim geçirdi de iyi oldu diyelim ama ya iyi kız? Lan o doğduğundan beri kötüymüş! Annesine ayyaş diyor ama kendisinin pek de farklı olduğunu sanmıyorum. Saf numarasına yatıyormuş gibiydi hep. Gibi değil yatıyordu hatta. Hem Parker'ı hem de Travis'i idare ediyordu o bir gerçek. Tüm okulla aynı görüşteyim: bu kız sürtük, resmen sürtük! Travis'e yan gözle baka baka bir hâl oldu ama yine de ona olan aşkını itiraf edemedi. Parker'ın parasına göz diktiğini bile düşünmeye başladım ama öyle bir muhabbet geçmedi neyse ki. Gıcık oldum Abby'ye. Affedersiniz ama yok böyle gerizekalı bir karakter. İnanın Fatmagül bundan daha masum !!! Team Fatmagül, bitches !!! Abby ...Fatmagül'ün kayıp kız kardeşi seni ... hıh -,-
Abby'ye olan öfkemi kustuysam sıra Travis'e gelsin. Yavrum sen ne güzel bir yaratıkmışsın öyle. Ne gerek vardı kuzum bunun mazide kalmasına? Salak bir kız için değer mi? Seni hak etmiyor o şıllık. Abby daha iyilerine layık deyip deyip durdun zaten. Asıl daha iyilerine layık olan sensin balım ;) Mesela benim gibi :P Ama ben sana bakmazdım. (Bakardım da neyse.) Sigara içiyorsan benden uzak duracaksın. Ve saçı kısa olmasaymış daha iyiymiş, ben uzun saçlıları daha çok severim de.
Shepley favorimdi. İyi çocuk. Sulugöz olmayan iyi çocuk.
America da Abby'ye bin basar ne yalan söyleyeyim. Biraz fazla hırçın ama olsun idare eder.
Toto! Şeker şey seni. Travis dokundu olum sana tabi severim seni :P
Finch.. Kız mı erkek mi anlayamadığım biri. Ya lez ya da travesti ne biliym .s.s
Hmm.. Yazacak başka bir şey kaldı mı ki? Poker ve Vegas! Tabi ya.. Fake Fatmagül denince akla gelen ilk şeyler. Masum olmayan masum kızımız. Dövüşe gidip pembe süveter giysem ben de masum gözükürdüm. Demek ki neymiş her pembe giyen masum değilmiş. Hayat dersimizi de aldığımıza göre başka şeylere geçelim. (Gifi benzettiğim için koydum. Travis'in modellik yaptığı falan yok.)
Ne Tatlı Bela'dan ne de Ayaklı Bela'dan ayraç çıktı. İkisini de D&R'dan aldım ve kesinlikle korsan kitap değil. D&R sonuçta. Yayıncılıktan kaynaklanıyordur belki ya da D&R'dakiler içinden çıkarttılar ayraçları :((
Ya çeviriden ya da basımdan mıdır nedir bir garipti kitap. Basımda kesin sorun var herhalde. "abra" diye bir şey yazıyordu, meğersem "araba" ymış. Bunun dışında o kadar çok yazım yanlışı -basım hatası- vardı ki :( Çoğu cümleyi kendim oluşturdum, kendim yazmış kadar oldum. Hoş, ben böyle karakterler yazmazdım.
Bir de kitabın 218. sayfasında Çarli'nin Melekleri yazıyordu! Çarli ne lan? Babandır Çarli senin! Töbe allam ya kafayı yedirtti bu kitap bana :( Resmen benim gibi ingilizce yazıyorlar. Yalnızca ben "Hav ar yu?" derim tağam mı? Okey?
Son olarak olaylar inanılmaz derecede hızlı ilerliyor gibi geldi bana. Hemen aşık oldu, yattı, evlendi. Çocukta yakında gelecek hayırlısıyla :P
Giflere geçek mi gençler ?
Dövüş sırasında Travis.
Dıptıs dıptıs yaparkene :P
Travis&ÇakmaFatmagül
(Bak işte bu gifteki adamın saçına öldüm bittim. Kadın Kristen Stewart, adamı tanımıyorum. Filmlerine de tek tek bakıp araştıracak havamda değilim. Başka bir zamana kısmetse.)
Ve kapaktaki şu kelebek ^_^
Yazacak başka bir şey kalmadı sanırım. Yeterince bağırıp çağırdığıma göre Ayaklı Bela'nın yorumunu hazırlamaya gidiyorum. Çüüüğüüüüss ;)) Ben onu yazarken siz de alıntılara bir göz atabilirsiniz :)
ALINTILAR
"Dudaklarını hatunumun kulağından çek Trav!"
"Sosyalleşiyorum! Sadece sosyalleşiyorum!"
-
"Dur tahmin edeyim, kendisi hayatının aşkı, değil mi?" dedim, Travis'in motorsikleti hakkında söylediklerini tekrar edip.
"Hayır, kendisi bir araba. Hayatımın aşkı soyadımı alacak olan kadın."
-
"Ve sonra sonsuza dek mutlu yaşadılar." -Travis
-
"Bugün ne yapmak istersin Güvercin?"
"Uyumak. Ya da dinlenmek... ya da uyumak."
-
"Senin için hissettiklerim... çılgınca." -Travis
-
"Duşa girmem lazım. Bir dersimi kaçırdım bile."
"Gördün mü? Daha şimdiden seni iyi yönde etkilemeye başladım."
-
Tyler, "Bunu söylemekten nefret ediyorum kardeş ama galiba az önce kız arkadaşına âşık oldum." dedi.
"Bana bunu yaptırdığına inanamıyorum." deyip kendisini iki eliyle kapının altından içeriye çekti. "Kapıyı açmadığın için üzüleceksin çünkü az önce şu sidikle kaplı yerde süründüm ve şimdi sana sarılacağım." -Finch
-
"America nerede?" diye sordum.
"Fizik sınavına çalışıyor."
Travis, "O ders için güzel bir laboratuvar yapmışlar." dedi. Bir kahkaha atıp Travis'e baktım. yüzünde küçük bir sırıtma vardı.
-
"Eğer evlendikten sonra buraya karısını getirip ondan çok canı yanan her dövmeli damat için bir dolar alsaydım... bir daha kimseye dövme yapmam gerekmezdi." -Griffin
Yıl 1825. Rusya 10 yıldır barış içinde, Bonaparte çoktan ölmüş, istila tehlikesi kalkmış. Albay Aleksey İvanoviç hâlâ Çar I.Aleksadr'ı korumakla görevli ama korkacak bir şey yok. Fransızlar yenilmiş, Aleksey'in bir zamanlar önce omuz omuza, sonra karşı karşıya savaştığı o on iki canavar yaratık artık yok.
Ne var ki çar hiçbir zaman huzura erişemeyeceğini biliyor. Ordusunun içindeki ayaklanma hazırlıklarından haberi var; ama gerçek korkusu çok daha korkunç bir şeyden, kendisinin, ailesinin ve ülkesinin üzerine çöken bir lanetten kaynaklanıyor. Aleksandr, çok eskiden verilmiş bir sözü unutamıyor: kanla mühürlenmiş ve yüz yıl önce yerine getirilmemiş bir söz. Şimdi Ramanov hıyanetinin kurbanı, kendisine ait olan şeyi istemek için geri döndü. Bunu öğrenmek Aleksandr'ın kanını donduruyor. Aleksey'e gelince, bir zamanlar değer verdiği, sevdiği her şeyi tehdit etmiş olan kötülük on üç yıl sonra sanki geri gelmiş gibi.
Gerçek olaylarla fantezinin, dehşetle aşkın birlikte örüldüğü başdöndürücü bir tempo...
"Tarihî roman ile kara fanteziyi inanılmaz bir tempoda bütünleştiren bir roman."
The Times
"Tolstoy'un ya da Pasternak'ın soyundan bir yazarın biraz da Dracula'nın yaratıcısı Stoker'la akrabalığından kaynaklanan müthiş bir fantezi."
SFF World
Yorum
13 yıl sonrası olduğu içim malum Aleksey artık 44 yaşında bir adam. Oğlu Dimitriy -Mitka- 18 yaşında. Domnikiia 30lu yaşlarında. Bu sefer kitap sadece Aleksey'in ağzından anlatılmıyor. Dimitriy, Tamara, Yuda, Çariçe, Aleksandr, Maskov, Dr. Wylie, Bilge keşiş, Zimeyeviç, Nikolay Pavloviç (Aleksandr'ın kardeşi) ve Domnikiia'nın ağzından da anlatılan bölümler var.
Ramanov hıyateni yüzünden Çar I.Aleksandr'ın başı dertte. (Spoiler vermek istemediğim için nedenini yazmayacağım.) Zimeyeviç, Yuda yoluyla Aleksandr'a ulaşıp pnu vampire çevirmek ve Rusya'yı ele geçirmek istiyor. Bu arada Rus halkı da bir ayaklanma planlıyor. Bu cemiyete Dimitriy ve Aleksey de üye. Ama Lyoşa hâlâ mesleğini sürdürüyor yani casusluğu. Onun görevi çarı korumak ve bunun için her şeyi yapacak.
Adamın karısını aldatmasından nefret ettiğimi söylemiştim ama o zamanlarda bu normal bir şey olarak kabul ediliyor. Lyoşa, Domnikiia'yı Vadim'im kızının yanına dadı olarak yerleştiriyor, eski mesleğini bırakıyor. 5 yıl önce Aleksey'den olan bir bebeğe hamile kalıyor. Adı Tamara. Bu kızı Yelena'nın kızı olarak tanıtıyorlar ve Domnikiia da dadısı oluyor. Marfa ve Dimitriy'in bu kızdan haberleri olmuyor. Ama Dimitriy, Domnikiia ile tanışacak. Marfa'nın da sevgilisi olduğunu söylemiş miydim?
Bu arada Yüzbaşı Danilov artık Albay Danilov. Oğlu piyanist olmak istese de Aleksey onun da asker olmasını istiyor. Böylelikle Teğmen Danilov doğuyor :D
Yuda geri dönüyor. Ölmemiş adamım :P Ama Yuda olarak değil. Bu konuda bir şey yazarsam epey spoiler vermiş olurum. Birçok kimliği varmış meğersem Yuda'nın.(Hz. İsa'ya ihanet eden Yuhanna'nın Rusça karşılığı Yuda'ymış.)
Vampirlere bile eziyet eden bir kişilikmiş :) Psikopat. Aleksey'in yardımlarıyla serbest kalan bazı esir vampirlere yem olacaktı ama bir şekilde vampir olması için ayarttığı ve Kyoşa'nın da vampire çevirdiği Raisa Styepanovna onu kurtaracak.
Serinin 3. kitabının kapağındaki sarışın kadın büyük ihtimalle Raisa.
Sürpriz bir kişi daha var! Maksim'in kardeşi. Tabi gerçekten kardeşiyse... Maceraların başlama sebebi bu şahsın verdiği defter. Dr. Cain'in vampirler üzerinde yaptığı deneyleri yazdığı, cilt olarak bir vampirin derisini kullandığı defter. Adam kendine Kyoşa da diyor ;) Ben sevmiştim bu vampirciği.
Kitap hakkında daha fazla şey yazmayacağım. Yalnızca sonunda Aleksey 73, Domnikiia 61, Tamara da 33 yaşında oluyor. Dimitriy de 40lı yaşlarında. Marfa hâlâ ölmemiş. Oh iyi olmuş. Lyoşa da evlenemedi Domnikiia'yla :P
Bayıla bayıla okuduğum bir kitap değil maalesef ki :( Başladığım seriyi yarım bırakamamak gibi kötü bir huyum var. Okumaya mahkumum .s.s
Bu kitapta en azından şaşırtıcı olaylar daha fazlaydı. Tek avuntum bu. Bir de keşke yazar daha akıcı yazsaydı. Belki de çeviriden dolayı öyledir. Ona bir çare bulunsa iyi olurdu. Yazar da azıcık komiklik katsa bari. Şakacı vampir yazsın ya :P
ALINTILAR
"Ancak o ölünce olur." -Rıleyev
✵
Maks gülümseyerek, "Benjamin Franklin'e başvuracağım." demişti.
"Amerika çok uzak. Hem adam biraz... ölü değil mi?"
Maks, "İnsanın fikirleri ölümünden sonra da yaşar." diye açıklamıştı.
✵
"Özür dilerim, Aleksey. O kadar şoke olacağın hiç aklıma gelmemişti. Adil bir takas olur diye düşünmüştüm: senin parmaklarına karşı benim parmaklarım."
"Eksik olma."
✵
Gözlüğünü çıkardı, gözlüğün sıkıştırıp acıttığı şakaklarını ovuşturdu. Maks'ın beyni Aleksey'inkinden daha büyük olabilirdi, ama kafatasının daha küçük olduğu kesindi.
✵
"Beni kendinin daha az kırışmış bir kopyasına kaptırmaktan mı korkuyorsun?"
"Oğlumu şehvet düşkünü bir dişi şeytana kaptırmaktan korkuyorum."
✵
"Lyoşa! Beklenmedik bir sevinç. Ne diyorum ben? Beklenmedik bir mutluluk." -Yuda
✵
"Korkaklar ölmeden önce pek çok kez ölürler." - Çar I. Aleksandr
Her yerde gördüğüm ve katılmayı çok istediğim müthiş bir etkinlik :)
Sonunda katılmaya karar verdim. Fantastik kitapları bir kenara bırakıp bu kriterlere uygun kitaplar almak pek bana göre değil. Ama her şeyin bir başlangıcı vardır öyle değil mi?
Sizde katılmadıysanız hemen katılmanızı öneririm. Yeniliklere açık olmak lazım :))
Etkinlik hakkında bilgi edinmek ve dilerseniz katılmak için tık tık.
Kategoriler:
5 puan: Kuralların hepsini boşverip canının istediği herhangi bir
kitabı okuyanlara.
Apollyon çıktı diye D&R'a gittim. Ama bulamadım :( Aslında Tatlı Bela'yı almak için gitmiştim. Malum sadece 9.90 :D Ama kampanyaya dahil diğer kitapları da görünce dayanamadım.
1) Tatlı Bela
2) Ayaklı Bela
Tatlı Bela'yı alıp da Ayaklı Bela'yı almadan olmazdı. Onun da indirime girmesini beklerdim ama Travis'le tanıştıktan sonra bekleyebileceğimi sanmıyorum.
Ayaklı Bela Tanıtım:
Aşıksan başın belada!
Abby Abernathy; geçmişini unutmak için kalkıp uzak bir şehre okumaya gelen, temkinli, kendi hâlinde bir kız. Travis Maddox; hayatını dövüşerek kazanan ve aşka inanmadığı için tek gecelik ilişkilerle avunan bir erkek. Aşk ve bela birbirine hiç bu kadar yakışmadı...
Travis annesinden hayatla ilgili iki şey öğrendi: Aşkı bul. Ve onun için ölümüne mücadele et.
Bu hikâyeyi biliyorum demeden önce bir kez daha düşünün. Her aşk hikâyesinde iki taraf vardır: Esas oğlan ve esas kız. Tatlı Bela'da esas kızı dinledik; peki ya, esas oğlan? Bir erkeğin aşkı için verdiği mücadeleyi kendi ağzından tüm içtenliğiyle dinlemeye hazır olun...
3) Ölüm Şarkısı
Ölüm Şarkısı Tanıtım:
Ya severek dinlediğiniz sıradan bir şarkı, bir gün 'Ölüm Şarkı'nız olursa?
Beş farklı ceset... Beş farklı yer... Beş farklı kadın...
Aynı katil tarafından öldürülmüş olmaları dışındaki tek ortak noktaları, sarışın olmalarıydı. Birbirleriyle olan bağlantılarındansa kimsenin haberi yoktu. Ta ki gazeteci Matt Owens, gözlerini bir anlığına kız kardeşinden ayırana kadar.
Miami Beach'te yaşayan kardeşini ziyarete gelen Mandy Owens, bir gece kulübünde eğlendikleri sırada aniden ortadan kaybolur. Çok geçmeden eski bir otel odasında cesedi bulunduğunda, suçluluk duygusuyla mücadele eden Matt'in elinde katile ulaşmak için tek bir ipucu vardır. Kaçırıldığı saatlerde kız kardeşinin iPod'una yüklenmiş olan tüyler ürpertici bir şarkı ve onun sözleri.
Paris'te bir sevgili... Başını kestim...
Matt, bu ipucunun Paris'te işlenmiş bir cinayeti işaret ettiğini fark ettiğinde kendini kusursuzca kurgulanmış bir bulmacanın içinde bulur. Peki, bir sonraki kurbanını seçmeden önce bu saplantılı katilin aklını okuyabilecek kadar zeki midir?
Artık duyduklarınıza inanmayın. Bu oyunda hiçbir nota, hiçbir şarkı göründüğü kadar masum değil.
Bu katilin hastalıklı aklının içine girdiğinizde çok şaşıracak ve bu kitaptan sonra şarkılara bir daha aynı gözle bakamayacaksınız.
4) 22 Britanya Yolu
Tanıtım:
Her savaş bir kaybediştir... Kimi sevdiğini, kimiyse benliğini kaybeder...
Silvana ve Janusz, yeni evli bir çifttir ve bu mutlu evliliklerini bir bebekle taçlandırmışlardır. Ancak II. Dünya Savaşı'nın başlayıp Varşova sınırlarına kadar ulaşmasıyla, o huzurlu günler de geride kalır. Janusz, ülkesini savunmak için Polonya birliklerine katılırken, Silvana'ya da küçük oğlunu korumak adına tüm zorluklarla mücadele etmek düşer.
Aradan geçen kâbus dolu altı yılın ardından Silvana, sekiz yaşındaki oğlu Aurek ile birlikte bir deniz yolculuğuna çıkar. Janusz, onların Polonya'dan İngiltere'ye gelmelerini istemiştir. Artık barışın hüküm sürdüğü topraklarda yeniden bir arada olacaklardır. Bir 'aile' hayali ise Silvana'nın biricik oğlu Aurek için gerçekleştirmek istediği tek şeydir.
Fakat ne Silvana ne de Janusz, eskiden oldukları kişilerdir artık. Mutlu bir aile tablosu çizmeye çalıştıkları her an, beraberinde getirdikleri sırların ağına takıldıklarının farkındadırlar. Ya umuda yelken açıp bu sır ağından birlikte kurtulacaklardır ya da onun kendilerini dibe çekmesine göz yumacaklardır.
İhanetin, sevginin, şefkatin ve annelik duygusunun birlikte harmanlandığı yürek burkan bir roman... -22- Britanya Yolu, savaş sancısıyla dağılan bir ailenin toparlanış öyküsünü etkileyici bir dille anlatıyor.
"Anne ve çocuk arasındaki o kopmaz bağı konu alan bu romanı kolay kolay unutamayacaksınız."
-The New York Times Book Review-
5) Gökkuşağını Yakalamak
Kapağı şeker gibi :))
Tanıtım:
Siz kendi gölgenizin esiri olmuşken, başkasının hayatını nasıl aydınlatabilirsiniz?
Bir zamanlar tek derdinin fazla kiloları olduğunu düşünen Bernadette Murphy, hayatın, yediği çikolata kadar tatlı olmadığını acı bir şekilde anlamıştır. Babasının ani kaybıyla kendini adeta bir boşlukta bulurken, kocasının onu terk edişiyle içten içe savaşmaktadır. En yakın arkadaşının bir bebek beklediği gerçeği ise onu adeta karanlığa sürüklemektedir.
Aslında acıya ve kalp ağrısına hiç de yabancı olmayan Bernadette, babasının ona bıraktığı şifreli cümlelerden oluşan bir defterle kendine bir yol bulmaya çalışacaktır. Çözmeye çalıştığı her şifreli cümle, yeni bir umut kapısıdır onun için. Ya bu umut kapısını aralarken gökkuşağının peşinden gidecektir ya da kendi gölgesine hapsolacaktır...
Gökkuşağını Yakalamak, kabullenişi ve hayat sağanağında nasıl ilerleyeceğimizi trajikomik bir dille anlatan etkileyici bir roman...
"Kabullenişin ne demek olduğunu en iyi şekilde anlatan bu roman, kendi gökkuşağımızı bulmanın tek yolu olan hayat sağanağında nasıl yol almamız gerektiğini gösteriyor."
-A Novel Review-
"Ender kitaplar daha ilk sayfadan okuyucusunun başını döndürür. Gökkuşağını Yakalamak, işte onlardan biri."
-Novel Escapes-
Genelde kitapların indirime girmesini beklerim almak için. Malum öğrenciyiz. Apollyon ve Origin'in indirime girmesini beklemem. İstisnalar kaideyi bozmaz :D Onlar ayrıcalıklı kitaplar :P
Her ne kadar daha fazla almayacağım desem de alıyorum. Bu huyumdan vazgeçmem lazım.
Aldıklarım:
İlk kez Yabancı ve Arkadya yayınlarından kitap aldım. Arkadya kitaplarına bayıldım. Hele ki o ayraçları yok mu ... ay yerim :D Belalılara gelirsek tüm kitaplarına tek tek bakmama rağmen hiçbirinde ayraç yoktu :( Yabancı'nın tüm kitaplarında ayraç var sanıyordum. Sadece Sokak Kedisi Bob'da ayraç vardı baktığım kadarıyla. Belalılarda neden yok anlamadım. İnternette ayraç resimleri vardı oysaki :( Neyse, olan oldu artık.
Bir önceki kitaplarla beraber işte karşınızda kitap kulem!
Aslında Okuoku'dan da kitap alacağım. 12 tanecik kitap. Hepsi indirimdekiler tabi, o yüzden o kadar fazla. Yoksa nerdeee bende o kadar kitap alacak para :P O da son olacak. Annem bir kitap daha alırsam beni kitaplarla boğar artık :/ Sorum şu Okuoku'ya güveniyor musunuz? Ben kitabın ufacık bir yeri kıvrılsın sinir krizi geçiririm. Şimdi kargoda da bozulur, bir şey olur diye korkuyorum .s Kitapların eksik gelme gibi bir durumu olmaz sanırım.
Neyse ben kaçayım artık :) Travis için çıldırsam da elimdeki kitabı yarım bırakamama gibi bir hastalığım olduğu için Ateşböceği Yolu'nu okumalıyım. (Apollyon ya da Origin elime geçerse yarım bırakırım ancak.)